- Belgeseller “Talat Paşa komitesi” tarafından hazırlanmış yalan üzerine kurulmuştur. Kaçaznuni ve Rus belgelerini istedikleri gibi konuşturmaktadırlar.
- Seferberliğin ilanıyla birlikte Ermenilerin askerlik şubesine başvuru sayıları oldukça yüksektir. İsyan ettiği söylenen Van başvurunun en yüksek olduğu ildir. Yüksek başvuru karşısında vali bunların beslenme sorununun doğduğunu bildirir.
- Askerlik bahsi geçince eklemekte yarar var. Askerlik Müslümanlara özgüdür. Müslüman olmayanların askerliğe layık görülmemişlerdir. Askerlik peygamber (muhammed) kucağıdır. Askerin işi de cihad olduğundan diğerlerinin bu kutsal görevle ilişkisi olamaz. Millet sistemi de özerklik değildir. İslam hukukuna layık görülmezler.
- Ermenilerin İsyan etmeleri söz konusu değil. Birkaç yerde direnişleri var ki; Van ve Musa Dağ hariç her yerde ezilmişlerdir. Ruslar ve Fransızlar geç kalmış olsa Van’ın ve Musa Dağ’ın kaderi de aynı olacaktı. Mart Nisan aylarında Bitlis’te başlayan Molla Selim Ayaklanmasının bastırılmasında bölgedeki Ermenilerin önemli bir rol oynadıklarını, hükümetin, Ermenilere silah dağıttığını ve çatışmalarda Osmanlı ordusunda görevli Ermeni askerlerden şehit düşenler olduğunu resmi belgelerden. biliyoruz Tarihi akılda tutmakta fayda var. Zira Ermenilere uygulanan soykırımın isyan gerekçesini ortadan kaldırmaktadır. İsyancılardan idam edilmeyenler Kasım 1914’te Teşkilat-ı Mahsusa’ya alınarak Soykırımda kullanılmışlardır.
- 1. 8.1914 ‘te başlayan Savaşın başında Osmanlı savaşa girmemiştir. 2.8.1914 te Almanya ile ittifak anlaşması imzalamışlar, bir sonraki gün İTC parti sekreterleri Teşkilat-ı Mahsusa’yı Rus sınırında operasyonlara hazırlamak üzere toplantı için Trabzon’a hareket etmişler ve Arif Cemil ile Yakup Cemil Artvin’e doğru, TM şefi Bahaettin Şakir Erzurum’a hareket etmiştir. Bunların örgütlediği TM birliklerinin 16 Eylül 1914’te İran operasyonlarına başladığı bildiriliyor. Operasyonlar güney Kafkasyada da eş zamanlı olarak başlatılıyor. Kafkasyadaki operasyonlarda katledilen Hıristiyan sayısını, Lepsius 7.000, Raymond Kevorkian 16.000 rakamını verir. İran’da öldürülen Hristiyan sayısı 21.000 dir. Operasyonlarda öldürülenlerin ekseriyeti Ermeni köylülerdir. Ermenilerin canlarına ve mallarına kastedilmiştir. Bunlara ilişkin belge ve bilgi mevcuttur.
- Belgesellerde Konuşan yerli ve tarihçi ve akademisyen kılıklı kişiler maaşlı insanlardır. İnkar endüstrisi büyük bir rakama erişmiştir. İçte ve dışta bu büyük pastadan pay alma yarışı sürmektedir. Bu kişiler bu pay alma yarışının koşucularıdır.
- Ermenilere kötü muamele ve öldürmelerden yargılanan bir resmi ve sivil görevli yoktur. Yargılamalar maddi suistimallerle ilgilidir. Zohrab ve Wartkes başta olmak üzere birçok Ermeni kurbanın katledilmesinden sorumlu Çete reisleri Ahmet ve Halil istisnadır. Çok konuşmaları hükümetin başına iş açacağından “kirli mendil” gibi ortadan kaldırılmışlardır. Bu ifade bizzat sorumlu tarafından sarfedilmiştir.
- Emirlerin verilmesinde paralel bir yapının var olduğunu biliyoruz. Soykırımın inkarının temeli Soykırım sürecinde atılmıştır. Önce Batının hoşuna gidecek sahte emirler verilip, arkasından sözlü olarak gerçek emirler gönderiliyor. Sahte emirler, hem inkarın, hem de her şeyiyle bağlı oldukları Alman yetkilileri kuşkulandırmamak için alınan önlemlerin de bir parçası. İnkar bizzat süreçte imal edilmiştir.
- Ermeni gönüllüler abartılıyor. 1914 Kasım Aralık aylarında 4 gönüllü tabur toplamı 2842 dir. 1915 baharında 6 tabura yükselmiş her taburda 1000 kişi vardır. Rus belgelerinde tabur mevcudu 700 olarak verilir.
- 16 Eylül 1914’te Ermeni ve diğer Hristiyanlar silahsızlandırılarak amele taburlarına verilirler. 24 Eylül ve 1 Ekim tarihli belgelerde Rusya’ya kaçan Ermenilerin geride bıraktıkları ailelere cezalar başlar…
- Valilerin merkeze gönderdikleri raporlarda somut bir olay yoktur. Duyumlara yer verilmiştir.
- Nihai imha kararı alınmadan, Ömer Naci’nin örgütlediği Kürt aşiretleri saray, Özalp, Başkale… vs bölgelere saldırılar düzenlerler. Van mebusu Vramyan 18.2.1915’te talat’a rapor yazıp olanları anlatır.
- Erzurum valisi Tahsin öncesinde Van alisiyken “Van’da asayiş berkemal” diye yazmıştır. Enver’in eniştesi Başkale nalbandı Cevdet’in gelişiyle Ermenilere yönelik baskı ve öldürmeler başlamıştır.
- Bölgedeki Ermenilerin tehciri Bahaettin Şakir’in başında olduğu TM tarafından 1.12.1914 tarihinde kararlaştırılarak merkeze bildirilmiştir.
- Bölge valileri özeldir. Birbirleriyle telgraf ile iletişim ve koordinasyon halindedirler. Sivas valisi Muammer müfrit bir ittihatçıdır. Trabzon Valisi, yemin ettirilerek TM ya alınarak terfi ettirilen Rize’nin sopalı mutasarrıfı Cemal Azmi’dir. Diyarbakır valisi Dr. Reşid İttihat ve Terakki’nin kurucusudur. Van Valisi Başkale nalbandı ünvanlı Cevdet Enver’in eniştesidir. Bitlis Valisi Mustafa Abdülhalik Talat’ın kayınbiraderi, Mamuratülaziz valisi Sabit,Sivas valisi Muammer ve Erzurum Valisi Tatsin İTC’nin mutemet valisidir. Bu valilerin bir bölümü 1913-14 yıllarında Ege Marmara ve Trakya’da Rum pogromlarını yönetmişlerdir. Valilerin bir bölümü bugünkü Suriye topraklarında gerçekleştirilen Soykırımın ikinci safhasının failleridirler. Bu valiler aynı zamanda Kemalist döneminde (II. Jöntürk) en üst bürokratlarıdır.
- Bahaettin Şakir 3 Mart 1915 te İTC Adana murahhası Cemal’e yazdığı mektupta Cemiyetin imha kararını aldığı bildirilmiştir 14 Mart’ta Dahiliye nezareti valilere III. Ordu dan talimat için müracaat edilmesi bildirilir
- 3 Mart 1915’te Diyarbakır’a giden Reşid “Bu sırada ne yapılırsa kar sayılacağından Ermenilere lüzumunda en kestirme usulü tatbik edilmesi fikrindeyim” sözleriyle yapılacakları işaret eder.